Kayıtlar

Başka Bir Pencere: Komünizm

Resim
Dünya tarihinde birçok hadisenin temel sebeplerinden biri olan bu ideoloji ; kimileri için Tuncel Kurtiz’in dediği gibi ‘bir rüya’ kimileri için ise Atatürk’ün dediği gibi ‘görüldüğü yerde ezilmelidir’. Komünizm, Vladimir Lenin ve Bolşeviklerin birlikteliği, Romonov yani Çarlık ailesinin katledilmesi ve 1917 Ekim devrimiyle dünyaya işçi sinifinin adeta ‘bizde buradayız!’ demesiyle başka bir pencere misali ortaya çıkmıştır. Fakat Sovyetler birliği, Lenin’in kısa yaşamından dolayı iyi bir yolda ilerleyemedi. Lenin’in kısa sürede hayatını kaybetmesinden sonra, öğrencisi olan Stalin devletin başına geçti. Fakat Stalin, Lenin’in hayalinde olan devleti çok farklı bir yöne çekti. Özellikle bu ideoloji insan yaşamına ve işçi sınıfına hitap ettiği için, bütün faaliyetler onların refahı için yapılmalıydı. Fakat Stalin bunların aksini yaptı. İnsanların etnik kökenlerini hiçe sayarak Sovyet kimliği altına almak istedi. Adolf Hitler’in devlet politikasında öne çıkan özellik o

Anarşizm Tarihi

Resim
Anarşizm, Antik Yunanca'da an "-sız, olumsuzluk eki" ve archos "yönetici" sözcüklerinden türetilmiştir."yöneticisiz" anlamına gelir toplumsal otoritenin, tahakkümün, erkin ve hiyerarşinin tüm biçimlerini bertaraf etmeyi savunan çeşitli politik felsefeleri ve toplumsal hareketleri tanımlayan sosyal bir terimdir. Anarşizm, her koşulda her türlü otoriteyi reddetmektir. Bu hareketler genellikle, merkezi politik yapılar, üretim araçlarının özel mülkiyeti ve ekonomik kurumlar yerine toplumsal ilişkilere dayanan gönüllü etkileşim ve özyönetimi savunur, özgürlük ve otonomi ile karakterize edilen bir toplumu arzular. Bu felsefeler, anarşi terimiyle özgür bireylerin gönüllü etkileşimine dayanan bir toplumu, bireylerin ve toplulukların alınan kararlardan etkilendikleri ölçüde söz sahibi olması düşüncesini ifade eder. Anarşizm, geleneksel siyasete karşıdır; devletsizlik ve şiddetsizlik temel ilkeleridir. Klasik anarşizmde parlamento sah

Geçmişten Günümüze Virüsler, Hastalıklar ve Salgınlar

Resim
Gezegenimiz geçmişten günümüze dek bir çok salgına, virüse ve hastalığa tanıklık etmiştir. Keza bu salgınlar, hastalıklar ve virüsler insanlık tarihine de çok etki etmiştir. Bunları öne çıkaran etken ise; aldığı can sayısı, bulunduğu coğrafyalara her açıdan etki etmesi diyebiliriz. Şimdi sırayla 11 tane geçmişten günümüze Dünya'daki salgınlardan, hastalıklar ve virüslerden bahsedelim. 1-Antoninus Vebası  Ayrıca bilinen diğer adıyla Galen'in Vebası (Adını Roma İmparatorluğunda yaşayan Yunan doktorun isminden almıştır.) MS 165-180 yılları arasında yaşandığı tahmin edilen, Yakın Doğu'daki seferlerden Roma İmparatorluğu'na dönen askerler tarafından getirilmiş salgın bir hastalıktır. Akademisyenler bunun çiçek hastalığı ya da kızamık olduğundan şüphelenmiştir ancak gerçek sebebi belirsizliğini korumaktadır. Salgın, Roma İmparatoru Lucius Verus'un (ö. 169) hayatını kaybetmesine sebep olmuştur. Verus, Marcus Aurelius Antoninus'un kral naibiydi. Bu ölüm, aile isimle

1923-1950 Arası Türkiye Cumhuriyeti Tarihi

Resim
Türkiye Cumhuriyeti siyasi tarihi, Kurtuluş Savaşı'nın irtibasli ve engin zaferli günlerinden sonra, 23 Nisan 1920'de Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin açılmasının akabinde bu yılların ardından yorgun düşen Osmanlı Devleti'nin 1 Kasım 1922 yılında resmi olarak siyasi varlığının sonlanması ile birlikte, Atatürk ve silah arkadaşlarının uzun soluklu çalışmalar yapmaları sonucu 29 Ekim 1923 yılında, âdeta bir yeni pencere, yeni bir siyasî sayfa anlamında olan; halkın bu yorgun yıllardan sonra refahını amaçlayan ve gözeten bir siyasî anlayış olan cumhuriyet kuruldu. Cumhuriyetin kuruluşundan, 1945 yılına kadar tek partili siyasî anlayışla ilerlendi. Atatürk, 24 Nisan 1920 ve 13 Ağustos 1923 tarihlerinde TBMM Başkanlığı'na seçildi. Bu başkanlık görevi, devlet-hükümet başkanlığı birleşimi maksadındaydı. 29 Ekim 1923 tarihinde cumhuriyet ilan edildi ve Atatürk ilk cumhurbaşkanı seçildi. Anayasa gereğince dört yılda bir cumhurbaşkanlığı seçimleri yenilendi. 1927, 1931, 1935 y

Sovyetler Birliği Darbe Girişimi - 1991

Resim
Gorbaçov, 1985'te iktidara geldiğinde iki önemli reform ortaya atmıştır. Birinci olarak, Sovyet hükümetinin ekonomik ve politik adımlarının yumuşatılmasını istedi. Serbest piyasa politikalarına daha fazla güveniyor ve kapalı komünist politik sistemin demokratikleşmesi gerektiğini savunuyordu. İkinci olarak, Avrupalı devletler ve ABD ile olumlu ilişkiler kurmaya çalıştı. Onun bu çabaları Batı'da takdir gördü ve anti-komünist bir siyaset izleyen ABD Başkanı Ronald Reagan'dan al kış aldı. Ancak ülkede, bu reformlara muhalif olan birçok komünist vardı. SSCB'nin temel değerlerden koparıldığını düşünüyorlardı. Diğer tarafta Komünist Parti'nin önemli siyasetçilerinden olan Boris Yeltsin, reformların daha hızlı, radikal bir biçimde gerçekleşmesini istiyordu. Temmuz 1990'da da Komünist Parti'den istifa ettiğini açıklayarak memnuniyetsizliğini dile getirdi. Ağustos 1991’e gelindiğinde, reformlardan rahatsız olan ordunun bir kesimi, hükümete karşı bir darbe girişim

Süveyş Krizi ve Kanalın Millileştirilmesi

Resim
Süveyş Krizi, Mısır Cumhurbaşkanı Nasır'ın İngiliz ve Fransızların sahip olduğu Süveyş Kanalı'nı millileştirmesiyle başlamaktadır. Akdeniz ve Kızıldeniz'i Mısır üzerinden birbirine bağlayan Süveyş Kanalı, Fransız mühendisler tarafından 1869'da tamamlanmıştır. Sonraki 87 yıl boyunca büyük ölçüde İngiliz ve Fransızların kontrolünde kaldı, aynı zamanda Avrupalı devletler için ucuz petrol nakliyatının yapıldığı en önemli ticari yollardan biri oldu. II. Dünya Savaşı'ndan sonra Mı sır, Süveyş Kanalı etrafında bulunan İngiliz birliklerinin tahliyesi için baskı yaptı ve Temmuz 1956'da Nasır, halkın da büyük desteği ile kanalı kamulaştırdı. Buna karşılık olarak aylar sonra İsrail, Sina Yarımadası'nın önemli bir kısmını işgal etti. Fransa ve İngiltere ise kanal etrafında bir süre askeri birliklerini bekletti. Uluslararası baskıların da artmasıyla bu iki devlet kanal etrafından tamamen çekildiler, İsrail ise ancak Mart 1957'de yarımadanın yönetim

San Marino Faşizmi ve Giuliano Gozi

Resim
San Marino Faşist Partisi, 1923'den 1943'e kadar iktidarı elinde bulunduran aşırı sağ eğilimli bir siyasi partidir. 10 Ağustos 1922'de, İtalyan Kraliyet Ordusu için savaşan ve Mussolini'yi kendisine rol model olarak gören savaş gazisi Gozi tarafından kurulmuştur. Giuliano Gozi, seçkin bir aileden geliyordu ve İtalyan hükümetinin desteği ile San Marino'daki yönetimi ele geçirdi. İktidarının başlangıcından itibaren ülkede bulunan az sayıdaki  sosyaliste çeşitli yaptırımlar uyguladı. Partinin gazetesi "Il Popolo Sammarinese" idi. İdeolojik olarak İtalyan faşizmine sıkı sıkıya bağlıydı ve yenilikçi değildi. Mussolini gibi korporatist bir ekonomi benimsedi, ülkesinde Yahudi olmadığından dolayı da İtalya'daki ayrımcı yasaları hiçbir zaman kabul etmedi. Nisan 1923'te Gozi, Faşist yönetimin ilk lideri seçildi. Ekim seçimlerinden sonra Gozi'ye muhalif olan önemli bir kısım vardı ve kendisine alternatif bir lider arıyorlardı. 1926'da San Mari