Başka Bir Pencere: Komünizm


Dünya tarihinde birçok hadisenin temel sebeplerinden biri olan bu ideoloji ; kimileri için Tuncel
Kurtiz’in dediği gibi ‘bir rüya’ kimileri için ise Atatürk’ün dediği gibi ‘görüldüğü yerde ezilmelidir’.
Komünizm, Vladimir Lenin ve Bolşeviklerin birlikteliği, Romonov yani Çarlık ailesinin katledilmesi ve
1917 Ekim devrimiyle dünyaya işçi sinifinin adeta ‘bizde buradayız!’ demesiyle başka bir pencere
misali ortaya çıkmıştır. Fakat Sovyetler birliği, Lenin’in kısa yaşamından dolayı iyi bir yolda
ilerleyemedi. Lenin’in kısa sürede hayatını kaybetmesinden sonra, öğrencisi olan Stalin devletin
başına geçti. Fakat Stalin, Lenin’in hayalinde olan devleti çok farklı bir yöne çekti. Özellikle bu ideoloji
insan yaşamına ve işçi sınıfına hitap ettiği için, bütün faaliyetler onların refahı için yapılmalıydı. Fakat
Stalin bunların aksini yaptı. İnsanların etnik kökenlerini hiçe sayarak Sovyet kimliği altına almak istedi.
Adolf Hitler’in devlet politikasında öne çıkan özellik olan ırkçılık kavramını ve bunun gibi anlayışları
reddetmesi gerekirken harfiyen Sovyet topraklarında uyguladı. Bunun en büyük örneği Sovyet
toprakları içinde yaşayan Türk halklarının birliğini sağlayan ,Ekim devrimi destekçilerinin ve devletin
partisinde yer alan adeta ‘Kızıl Turan’ lakabıyla anılan Sultan Galiyevi Öldürmesidir. Başka bir yönden
bakacak olursak, Stalin devlet yönetimindeki başarısızlığının sebeplerinden birisi de Troçki ile olan
çatışmalarıdır. Rus ve Sovyet tarihçileri Troçki’nin devlet yönetimi olarak Lenin’e benzediğini
söylerler.


Başka diyarlarda da bu düşünce cereyan eder. Latin Amerika topraklarında 2 adam ortaya çikti ve
dediler ki ; ‘ Daha Sömüremeyeceksin Amerika!’ bu adamlar Che Guevara ve Fidel Castroydu. Bu iki
adam kübanin bağimsizliği için Amerikan emperyalızmı’nın bir oyuncusu olan Batistayi devirerek,
Kübaya Bağimsizliği getirdiler. Ama sonra işler karışti. Fidel Castro Amerika ile başa çikabilmek amaçli
devlet başkanı sıfatıyla Sovyetler birliği ile beraber ilerlemek istedi. Fakat bir başka bir deyimle
‘vatansiz’ olarak nitelendirebileceğimiz Che, bütün latin Amerika kıtasını bu durumdan kurtarmak
istiyordu. Ve bu yolla devlet kademesindeki bütün görevlerini birakip, Bolivya yolunu tuttu.
Bu durumdan küba halkının ve yoldaşi olan Fidel Castronun daha sonra haberi oldu. Che guevara ,
latin Amerika bağimsizliği yolunda ilerlediği yolda bolivyada CIA tarafından öldürüldü. Genel
Çercevede bakarsak, dünyada komünızmın memleketi olan Sovyet rusyası aslında devamlı bir
ideolojik başari getiremedi. Ve bu başarisizliğini Kübaya da sıçrattı diyebiliriz. Fakat bizim
coğrafyamızda işler bu türlü ilerlemyordu. 68 solu olarak che guevaradan esinlenen ve dünyadaki
komünızm’ın güzel tadı ve ekim devriminin buyuk görkemiyle adeta bir fener olma niteliğinde olan
bu gençlik : ‘Tam Bağımsız Türkiye ‘ felsefesi ve siyasi görüşüyle ilerledi. Birçok eğitim kurumuna ve
derneklere de etki eden bu ilerleyişin temeli öğrenci sinifindan cereyan etti. Birçok öğrencinin
sokaklara dökülmesiyle başlayan bu tam bağimsizlik köprüsünde, zamanının hükümeti pek de bu
köprüyü desteklemedi ve ‘ Emir Demiri Keser’ düşüncesiyle birçok insanı idam sehpasına iteledi . Ve
bu köprünün memleketin her köşesine yayılmasını sağlayan kişiler vardi. Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan,
Hüseyin İnan 6 Mayıs 1972 yılında T.C Anayasi kurallarına göre idama mahkum edildi. 3 fidandan
Evvel Mahir Çayan 30 mart 1972 yılında Tokat ilinin Niksar ilçesine bağli Kızıldere köyünde 9
arkadaşiyla birlikte katledildi. Bu insanlar gibi öne çikan çok kişi var. Ama sonunda bir genelleme
yaparsak komünizm sosyalizme giden yoldakı son basamak gibi görüldü hep. Ama aksine insanların
ölümüne yol açan bir ideoloji olarak lanse edilmiş oldu. Ama hiçbir düşünce boşa insan öldürmez
bunu da bilmek lazım.
- Yavuz BOZLAK

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

1923-1950 Arası Türkiye Cumhuriyeti Tarihi

Sovyetler Birliği Darbe Girişimi - 1991

Süveyş Krizi ve Kanalın Millileştirilmesi